Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin yıl dönümünde, aziz milletimizin ve tüm insanlığın 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutluyorum.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin hazırlanması, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde, 29 Nisan 1946 tarihinde, İnsan Hakları Komisyonu’nun kurulmasıyla başlamıştır. Komisyonca hazırlanan bir Giriş ve 30 maddeden oluşan İnsan hakları Evrensel Bildirgesi, 10 Aralık 1948 günü Fransa’nın başkenti Paris’te toplanan BM Genel Kurulu’nda kabul ve ilan edilmiştir. Türkiye, Evrensel Bildirge’yi, 27 Mayıs 1949 tarihli Resmi Gazete’de yayınlayarak yürürlüğe koymuştur.
Evrensel Bildirge 500’den fazla dile çevrilmiştir. Bu özelliği ile de en çok dile çevrilen insan hakları belgesi olma özelliğini taşır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 4 Aralık 1950 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, 423 (V) sayılı kararıyla “10 Aralık” gününü, “İnsan Hakları Günü” olarak ilan etmiştir.
Birleşmiş Milletler, barış, insan hakları ve demokrasi ideallerine dayalı uluslararası bir sistem oluşturma hedefiyle inşa edilmesine karşın maalesef bu ideallerin çok gerisinde kalınmıştır. Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hâlâ kurulabilinmiş değildir.
Birleşmiş Milletler örgütü de, varoluş gerekçesiyle çelişir biçimde, hak ihlallerinin başlıca sebebi olan savaşları ve iç savaşları önlemede/sonlandırmada, mülteci krizlerine müdahalede, küresel çapta doğal ve kültürel mirasın korunmasında, açlık, yoksulluk ve adaletsizlikle mücadelede, başta kadınlara yönelik olmak üzere her türlü ayrımcılığı sonlandırmada yeterince etkin olamamaktadır.
Gelinen noktada güçlü devletlerin bir araya gelerek oluşturduğu askeri ve ekonomik birliktelikler, insanların hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önünde birer engele dönüşmüştür. Özellikle devletlerin demokrasi ve hukuk taahhüdünden giderek uzaklaşmaları insanlığın en önemli kazanımlarından birisi olan insan haklarının, hem bir referans sistemi hem de bir denetim mekanizması olarak zayıflamasına yol açmıştır.
Tüm bu olumsuzlukların karşısında dünyanın her yerinde halklar özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlar yükseltmektedir. Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtı ise şiddetin her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatma şeklinde olmaktadır.
Türkiye olarak Dünyanın yaşamakta olduğu bu ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve “Dünya beşten büyüktür” ün sorumluluğuyla kurucu rolünü üstlenmek en asli görevimizdir.
Ekonomik krizin etkisi ile işsizlik giderek artmakta ve buna bağlı olarak yoksulluk yaygınlaşmaktadır. İnsan haklarının amacı insanlığı korkudan ve yoksulluktan kurtarmaktır. Bu nedenle önümüzdeki dönem ekonomik ve sosyal hak alanında daha fazla mücadele edilmesi gerekmektedir.
Dünyadaki bu kötü gidişin son bulması ve barışçıl, demokratik, insan haklarına dayalı bir ortak yaşam idealini geliştirmek için çok daha fazla çaba göstereceğimiz aşikârdır.
Daha adil, daha özgür, daha insan odaklı bir dünya idealiyle kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, hükümetlere ve uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatan bir belge olma özelliği ile çok önemli ve evrensel değer ifade etmektedir.
‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesi üzerine inşa eden bir medeniyetin temsilcileri olarak, bütün insanlık âleminin onurunun, bireysel ve toplumsal hak ve özgürlüklerinin korunma mücadelesini destekliyoruz.
Demokrasimizi güçlendirerek, hukukun adil işleyişini temin etmeli, hak arama yollarını genişleterek ülkemizi hak ve özgürlükler alanında çok daha ileri bir noktalara taşımalıyız.
Dengelerinin yeniden şekillendiği günümüz Dünyasında tüm politikaların insan hakları ekseninde yapılandırılması ve yaşanan adaletsizlikleri giderecek etkin mekanizmaların geliştirilmesi gerekiyor.
Medeniyet değerlerimizden aldığımız ilhamla temel özgürlüklerin korunması için, üyesi olduğu tüm uluslararası platformlarda bu tehditleri dile getirmeye devam etmeli, ırk, din, dil ayrımı gözetilmeden İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin tam manasıyla uygulanması için mücadele etmeliyiz.
10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle gelecek günlerin sağlık, barış, refah ve huzur getirmesini diliyorum.
Mehmet Nuri Kaynar
MESK Genel Başkan Yardımcısı-
Diriliş Eğitim Sendikası
Genel Başkanı